Çok kısa özgeçmişim
Çocukluğum şehrin tek kitapçısında okurlarla, yazarlarla, akademisyenlerle geçti. Fen Lisesi’nde yatılı olarak okurken kitaplara ve o zamanlar patlayan internete obsesyonum oluştu. Çarşı izinlerinde internet cafede web teknolojileri öğrenirken dersleri ihmal ettim. Üniversitede hastalık atlattıktan sonra derslerden çok kitaplara ve internete odaklandım. Wordpress ilk işlerimi ve gelirimi sağladı.
Ders çalışmak yerine ders notlarını infografikler haline getirdiğim keşfedilince bir uzaktan eğitim merkezinde işe girdim. Orada sinema teknolojileri ile tanıştım.
Bir yandan lisans eğitimim yani gıda mühendisi olma sürecimin dersleri devam ediyordu, bitirme projesini yapmak için SketchUp öğrenince daha farklı fırsatlar edindim.
Bir ajansta çalışırken babamın hastalığı nedeniyle Kütahya’ya dönüp kitapçının başına geçtim. Bir yandan web işleri yürütürken bir yandan sonradan 40.000 üyeye ulaşacak bir okuma sistemi kurdum. İlk üyeler ve kitaplar ile küçük başlayan bir işletme sonradan bir kitabevine dönüştü. Kitap okurlarının ücretsiz kahve içeceği konsept, henüz kitap cafelerin gelmediği ülkemizde ilk kitap-kahve olarak haber oldu. Bir yandan da inanılmaz bir okuma bahçesi tasarladım.
Kitabevi ve işletmeler rutin işlemeye başladıktan sonra bir yandan web işleri sayesinde tanıştığım işletmelere yeni çıkmış sosyal medyanın ne kadar harika bir şey olduğunu anlatıyor, seminerler veriyordum. Seminerler sonrası dağıtmak için talep olunca blogumdaki yazıları apar topar “Bilgi Çağını Anlayamadık” ismiyle bastırdık. Ama ondan önce 23 dakikalık bir animasyon film yapmıştım. Onda geçen sözlerimi arşivlemek için “İlerlemenin 48 Kuralı” ismiyle avangart bir kitap basmıştım. İkisi de incelenmeden basılmış olması nedeniyle büyük kusurlarla çıksalar da bana yazarlı konusunda ilk adımı oluşturdular.
Gıda mühendisliği okurken tuttuğum blogdaki yazıları “Gıda Mühendisi gibi Düşünmek” ismiyle bastırınca büyük bir patlama oldu. Kitap, gıda mühendisliği üzerinden hayatın her alanında aynı disiplinlerin geçerli olduğunu özetliyordu. Kısa sürede 12 baskı yaptık ve 42 üniversiteden konferans daveti aldım. 12 üniversitede mühendislik, bilim ve çokyönlülük üzerine konuşma yaptım.
Kitabevinin kendi kendine işlemesi sayesinde reklam işlerine daha çok odaklanıp bir ajans kurdum. Kendimi öldürene kadar çalıştığım, önemli kişilerle tanıştığım ama neredeyse hiçbir şey kazanmadığım 2 yıllık bu süreç bana ders oldu ve “Beyin Nasıl Özgürleşir” ismiyle meslek hayatı tecrübelerimi yazıp sevdiğim hayat tarzına odaklanmaya karar verdim.
Bilim okumalarıma başladıktan yıllar sonra çok yönlü bakış için ideal okuma metodumu keşfettim ve kendime büyük bir bilim kitaplığı kurdum. Bu arada öğrendiğim ve iş hayatımda kullandığım hiçbir şeyin okulun öğrettikleri ile alakalı olmaması nedeniyle eğitim sisteminin ideal öğrenme süreci ile arasındaki çelişkileri eleştiren “The Sistem” isimli kitabı yazdım.
Bu sürecin bir yerinde büyük bir aydınlanma yaşadım ve her şeyin temelinin biyoloji olduğu fikrine odaklandım. İnsan düşüncesinin biyolojik temellerini anlattığım “Yanılgının İcadı” basıldığında yıllardır sosyal medya kullanmıyor, sadece kitap okuyordum.
İki önemli kitabım çıktığı halde neredeyse hiç okurum yoktu. Bir anonim bilim hesabı açıp internetteki içeriklere bilimsel açıdan cevaplar yazmaya başladım. 2 yılda 12K tweet atıp 20 blog yazısı yazıp 15 video çekip 35 bin takipçiye ulaşan hesap sonrası bu kez de bu hesap tüm vaktimi almaya başlayınca kendi hesaplarıma geçtim. Bu arada Türkiye’nin kıymetli psikologları, psikiyatristleri ile tanıştım ve kitabımın genel resmi göstermesi konusunda iyi eleştiriler aldım. Bilimin hayatın her konusunda iç içe olduğu, işlevsel olduğu, psikolojinin büyük bir gizem değil, adeta biyolojik bir mühendislik dalı olduğu fikirleri bir okur kitlesi yarattı ve kitaplarım basıldıktan yıllar sonra tükendiler.
Yeniden basmayı sonraki kitapla birlikte düşünüyorum. Bu arada “Bilincin Evrimi” konularında çalışırken yazılım peşimi bırakmadı ve daha önce WordPress ve SketchUp için yaşadığım heyecanı bu kez UnReal Engine isimli bir teknolojide yaşadım. Çocukluğumdan beri bir kenarda bekleyen yerel kültür, yıllardır internette takip ettiğim sanat, biyoloji okumalarım sırasında sanatla ilgili oluşan nörolojik bilgilerimle birleşince bu teknolojiyi bir şeyler üretmek için kullanma hevesim geldi. Küçük başlayan KÜTOPYA isimli proje benim ütopik Kütahya simülasyonu fikrimin ortaya çıkışı oldu. Bir yandan oyun teknolojilerini keşfetmenin heyecanı, bir yandan şehrin kaybolan kültürünü arşivleme isteği ile ortaya çıkan şehir milletçiliğim birleşince 2 yılda beş kişinin çalıştığı dev bir projeye dönüştü.
“Çok daldan dala geçmişsin” gibi gözükebilir. Hayır. Tüm bilimler birleşiyor, hayatım tüm konuları aynı bütünün parçası. Benim tek yaptığım “bütünü gör, parçadan başla” mantığıdır. Aynı prensipler mühendislikte de geçerli, psikolojide de, yazılımda da, sanatta da. Ben “her yerde işe yarayan ortak stratejiler” peşindeyim. Ve her girdiğim alan daha önceki tüm alanlarda kullandığım tek bir “ana bağıntı” ile birleşip örüntüyü zenginleştiriyor. Hiçbir alanda derinleşmiyor, her zaman bir yeni başlık daha açıyorum. Tüm disiplinlerde geçerli ortak prensiplere sahip olmanın peşinde biri olarak bunun avantajlarını yaşıyorum.
2024 yılında 37 yaşına geldiğimde kitabevim, simülasyon projem, bilincin evrimi üzerine yaklaşan kitabımla birlikte öğrenmeye ve bir şeyler üretmeye devam etmekteyim.
2004; internet cafede yazılım öğrenme çabası, yazılımcılık, mitoloji, fantastik kurgu kitapları okuduğum dönem
2005; üniversiteye gidiş, savaş sanatı, tarih, pazarlama, strateji kitapları okuduğum dönem
2009; yazılımcı olarak şirketlerde çalışma, sosyoloji, antopoloji, bilim tarihi kitapları okuduğum dönem
2012; Kütahya’ya taşınma, dinler tarihi, psikanaliz, matematik, fizik, felsefe okuduğum dönem
2013; Kitabevi, okuma sistemi vs. dönemi, okurlarla iç içe olduğum ama okuyamadığım süreç
2014; Yazılımcılık dönemi, kitap okuyamadığım süreç
2015; İlk kitaplar, konferanslar, eğitim tarihi, psikoloji, nörobilim kitapları okuduğum dönem
2016; Bilim okurluğuna odaklanma, biyoloji, insanın evrimi, nöroloji, mantık kitapları okuduğum dönem
2018; The Sistem. Nöropsikoloji, Deneysel Psikoloji, Sosyal Psikoloji kitapları okduuğum dönem.
2020; Yanılgının İcadı. Bilinç Felsefesi, Bilincin Evrimi okuduğum dönem.
2022; Oyun teknolojileri ve KÜTOPYA. Tüm kitaplığı taradığım dönem.
2024 yılı rutinim;
- Sabah 8'de kalkış. Mailler, günlük işletme rutinleri, ödemeler
- Kahvaltı. Sabah kahvesi. Ristretto bianco +ekstra shot
- 12'ye kadar kitabevi ve e-ticaret işleri, fikirleri uygulama, feedbackler, personellerden gelen sorular
- Öğlen yemeği. Yeni gelen kitaplar, dünden yarım kalan işler vs.
- Her gün saat 14'te KÜTOPYA toplantısı. Dün araştırması için arkadaşlara verdiklerimin araştırılıp gelmiş konularını konuşma, tartışma.
- 15'den 18'e kadar simülasyonda konuşulanları uygulamam. Bilmediklerimi öğrenmem. Arada kitap açmak, arada YouTube videosu izlemek yoluyla dev simülasyona bir küçük tuğla daha eklemek. Minik belgeseller, grafikler paylaşarak kültürü arşivlemek. Şu ana kadar binlerce oldu. KÜTOPYA hesaplarında paylaşıyorum.
- 18–20 arası kitap karıştırma, yazı yazma.
- 20; akşam yemeği. Akşam kahvesi. Americano + ekstra shot.
- 22; kafede tablet ile çalışma. Fincan çay. E-ticaret reklamları durumu, bütçeler, tehlikeler, gelir ihtimalleri. Yeni fırsatlar.
- 23:59 yatış. Tabi kafayı meşgul eden bir şey yoksa.
*
- cuma günleri üniversitede ders veriyorum
- haftada bir fotoğraf çekmeye çıkıyoruz. Fotoğraflarım 500px hesabımda, KÜTOPYA projesi sayfalarında, yerel gazetelerde, minik belgesellerde çıkıyor.
- arada bir gazeteciler, okurlar, ziyaretçiler kapıyı çalar
- bazen kahve saatleri şaşar, ofiste içerim